Pazar, Ocak 27, 2013

Kardak: Canli Gozlerle Sahit Olunan Bir Mini Savas



Nils FILMER, Bodrum

Ege kiyilarinda kullanilan deniz haritalarinda, bizim tarafta Ikizce, karsi yakada ise Imia diye bilinen, dunya gundemine ise Kardak Kayaliklari Krizi olarak yansiyan mini savasin uzerinden tam 17 yil gecti.. Belki de savas bile denemezdi, bir nevi karsilikli govde gosterisiydi.. Ama basta ABD olmak uzere, dunyanin gozu bir anda Ege’nin ‘Dusman Kardesler’i arasinda, 40 donumluk yer kaplayan bu adaciklardaki olumcul oyuna donecekti..

Tarihler 1996 Ocak ayini gosteriyordu.. Yilbasindan hemen once, 25 Aralik gunu Figen Akat adindaki Turk yuk gemisi kayaliklarin yakininda firtina nedeniyle karaya oturunca, Turk ve Yunan mercileri arasinda baslayan kara sulari tartismasi, kisa bir sure icinde diplomatik bir krize donusmustu. Iki ulke de olayin yasandigi yeri kendi kara sulari olarak goruyordu ve kurtarma gorevi icin hak talep ediyordu.. Anlasmazligin basilica nedeni 12 mil sorunuydu..


O sirada lise yillarinda olan ben, bir somestr tatili icin babami ziyarete, Bodrum’a gidiyordum.. Babam, Gumusluk’te oturuyordu ki, Gumusluk, Kardak kayaliklarina en yakin olan Turk yerlesim birimiydi.. Basinda zaman zaman haberler ciksa da, ulke gundeminde tansiyon bir derece yukselse de, aslinda normal yasam devam ediyordu.. Otobus bileti alindi, seyahat hazirliklari yapildi, ve yolculuk gunu geldi.  

Istanbul – Bodrum arasinda otobus yolculuklari genellikle gece yapilirdi.. Sabah Selcuk’ta mola veren otobus, gun yavas yavas isirken tekrar yola cikti..  Ve yolun bundan sonrasi, herkes gibi benim de biraz urkmeme yol acmisti! Otobusun ilerledigi yolda, sagimizdaki emniyet seridinde birer km arayla agir agir ilerleyen, onlarca aractan olusan, onlarca konvoyu yavas yavas geride birakarak yola devam ediyorduk. Bu planli bir tatbikat miydi? Yoksa Kardak olayiyla mi ilgiliydi? Gorduklerim nedeniyle saskinligimi hatirlayinca, bunun beklenmeyen bir gelisme oldugumu dusundugumu soyleyebilirim. Ayni sabah eve varip, gorduklerimi paylasinca babamin da son gunlerdeki artan hareketlenmeyi anlattigini hatirliyorum.. Siklikla haber bultenlerini dinliyorduk ama yolda gordugum askeri araclarla ilgili bir bilgi yoktu..

Ertesi sabaha uyandigimizda ise, Gumusluk’e hakim bir tepede oturdugumuzdan dolayi rahatca gozlemleyebildigim koyde gorduklerim beni soke etmisti.. Onceki sabah gordugum askeri personel tasima araclari, cesitli silahlara sahip zirhli araclar, TIRlar uzerinde yeralan paletli araclar vs. Sayilari misliyle artmis bir sekilde, bir gecede Gumusluk’e konuslanmislardi.. Sanki Ege Ordusu koyumuze yiginak yapmisti Kardak Krizi dolayisiyla..

Zaten ogleden sonra helikopterlerin de ucmaya basladigina sahit olunca korkumuz bir derece daha artti.. Is ciddilesiyordu.. Ingiltere’nin Arjantin’le Falkland Adalari’ndaki savasina benzer bir ada/kayalik krizi yavas yavas kriz olmaktan cok,  bir savasa dogru donusuyordu. Falkland Savasi’nda Ingiltere’nin basbakani Demir Lady lakapli Margaret Thatcher’di.. Ne tesaduftur ki, Kardak Krizi sirasinda Turkiye’yi de bir kadin,  ilk kadin basbakanimiz Tansu Ciller yonetiyordu..

Birkac gun daha gecti.. Asker yogunlugunun koydeki varligina alismaya basliyorduk.. Artik karadaki trafige helikopterler ve jetlerle hava trafigi de eklenmisti.. Denizde ise, zaten hepsinden once bir satranc maci vardi.. Iki adadan olusan Kardak kayaliklarinda hucumbotlar, firkateynler saat basi konumlarini degistirdikleri manevralarla adeta tehlikeli bir kose kapmaca oyunu oynuyorlardi. Saat basi haber bultenlerinde, ara ara iki ulke gemilerinin kucuk temaslarini duyuyorduk.. Gercekten celik gibi sinirleri olmaliydi Turk ve Yunan denizcilerinin o gunlerde.. Ulke yoneticilerinin yapacagi bir kucuk yanlis hamle herseyi bitirebilirdi..

Ertesi gun Kardak’i en net gorebilecegimiz bir tepeye dogru aracla ciktigimizi hatirliyorum.. Burasi, Kadikalesi beldesinde simdilerde Ormancilar Sitesi ve birkac luks turistik tesisin yer aldigi, 1996 Ocak’indaysa ciplak olan bir tepeydi.. Iste o gun, canli gozlerle sahit oldugum bir mini savas sahneleniyordu onumuzde.. Babam evde depodan cikardigi eski bir telsizi de yanimiza almayi ihmal etmemisti.. Ciktigimiz tepede yalniz degildik. Bizim gibi meraklilar, isini gucunu birakmis koylulerin yani sira, haberciler de vardi yanimizda.. O zaman saat basi haberleri tum kanallarda vermek olagandi, Kanal D’nin saat basi baglandigi canli yayin ekibi de bizimle tepeden yayin yapiyordu..

Telsizde, Yunan ve Turk gemileri arasinda oldugunu dusundugumuz Ingilizce konusmalari duyabiliyorduk.. Yunan ve Turk F-16’lari arasinda, basimizin uzerinde zaman zaman Turk hava sahasinda olmayi birakin, Gumusluk’un ic taraflarina kadar suren, havacilik deyimiyle It Dalasi manevralari yapiliyordu.. birkac kez carpisacak kadar yakin olduklarindan dolayi korktugumuzu hatirliyorum.. Durbunle de adalara baktigimizda 15-20 arasinda savas gemisi ve hucumbot surekli hareket halindeydi.. Eve dondugumuzde gunduz gorduklerimizi bir kez daha haberlerden izlemistik..

Zaten ondan sonraki gunde, her iki taraftan o akillara durgunluk veren hamleler geldi.. Once Yunan komandolari 30 Ocak gecesi gizlice adaya cikarak Kardak’in dogudaki adasina Yunan bayragi diktiler.. Turkiye tarafi buna aninda karsilik vererek bunu savas sebebi olarak deklare etti.. Basbakan Ciller o unutulmayacak aciklamasinda ‘O bayrak iner, o asker gider’ diyerek dugmeye basmisti.. Donemin Disisleri Bakani Deniz Baykal’di.. Ancak diplomasi sonuc vermeyince, harekete gecilmesine karar verildi..  Ipler tam kopma noktasindaydi artik.. Ertesi gece, sabaha dogru bir safak operasyonu ile SAS ve SAT komandolari, Gumusluk sahilinden zodyak botlarla Kardak’a giderek Yunan bayraginin bulundugu dogu adasinin yanindan gizlice Bati Kardak adasina ciktilar ve Turk bayragini diktiler..

Onlarca yildir kimsenin umurunda bile olmayan Ikizce veya diger adiyla Imia, yani Kardak kayaliklari artik saatler icerisinde el degistiren kiymetli birer toprak parcasi olmustu.. Durum nispeten esitlenmisti, ama gerginlik had safhadaydi.. Artik ABD de devreye girmek zorunda hissetti kendini. NATO’nun iki muttefik ulkesini karsi karsiya getiren bu olayda donemin ABD Baskani Clinton’in gorevlendirmesiyle delege Richard Holbrooke ve NATO genel sekreteri Javier Solana’nin cabalariyla tansiyon dusurulmustu..

Geriye artik tarihte bir ani olarak kalan; bir gemi kazasini takiben yaklasik 1 ay suresince Turkiye ve Yunanistan’i savasin esigine getiren bu diplomatik kriz ve bana bir savasin muhtemel olusma asamasina taniklik ettigim gunleri yazma firsatidir..  

Nils Filmer

NOT: Kardak’in bugune yansimalarini devam yazimda paylasacagim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder