Nils
FILMER, Bodrum
Ege
kiyilarinda kullanilan deniz haritalarinda, bizim tarafta Ikizce, karsi yakada
ise Imia diye bilinen, dunya gundemine ise Kardak Kayaliklari Krizi olarak
yansiyan mini savasin uzerinden tam 17 yil gecti.. Belki de savas bile
denemezdi, bir nevi karsilikli govde gosterisiydi.. Ama basta ABD olmak uzere,
dunyanin gozu bir anda Ege’nin ‘Dusman Kardesler’i arasinda, 40 donumluk yer
kaplayan bu adaciklardaki olumcul oyuna donecekti..
Tarihler
1996 Ocak ayini gosteriyordu.. Yilbasindan hemen once, 25 Aralik gunu Figen
Akat adindaki Turk yuk gemisi kayaliklarin yakininda firtina nedeniyle karaya
oturunca, Turk ve Yunan mercileri arasinda baslayan kara sulari tartismasi,
kisa bir sure icinde diplomatik bir krize donusmustu. Iki ulke de olayin
yasandigi yeri kendi kara sulari olarak goruyordu ve kurtarma gorevi icin hak
talep ediyordu.. Anlasmazligin basilica nedeni 12 mil sorunuydu..
O sirada lise
yillarinda olan ben, bir somestr tatili icin babami ziyarete, Bodrum’a
gidiyordum.. Babam, Gumusluk’te oturuyordu ki, Gumusluk, Kardak kayaliklarina
en yakin olan Turk yerlesim birimiydi.. Basinda zaman zaman haberler ciksa da,
ulke gundeminde tansiyon bir derece yukselse de, aslinda normal yasam devam
ediyordu.. Otobus bileti alindi, seyahat hazirliklari yapildi, ve yolculuk gunu
geldi.
Istanbul –
Bodrum arasinda otobus yolculuklari genellikle gece yapilirdi.. Sabah Selcuk’ta
mola veren otobus, gun yavas yavas isirken tekrar yola cikti.. Ve yolun bundan sonrasi, herkes gibi benim de
biraz urkmeme yol acmisti! Otobusun ilerledigi yolda, sagimizdaki emniyet
seridinde birer km arayla agir agir ilerleyen, onlarca aractan olusan, onlarca
konvoyu yavas yavas geride birakarak yola devam ediyorduk. Bu planli bir
tatbikat miydi? Yoksa Kardak olayiyla mi ilgiliydi? Gorduklerim nedeniyle
saskinligimi hatirlayinca, bunun beklenmeyen bir gelisme oldugumu dusundugumu soyleyebilirim.
Ayni sabah eve varip, gorduklerimi paylasinca babamin da son gunlerdeki artan hareketlenmeyi
anlattigini hatirliyorum.. Siklikla haber bultenlerini dinliyorduk ama yolda
gordugum askeri araclarla ilgili bir bilgi yoktu..
Ertesi
sabaha uyandigimizda ise, Gumusluk’e hakim bir tepede oturdugumuzdan dolayi
rahatca gozlemleyebildigim koyde gorduklerim beni soke etmisti.. Onceki sabah
gordugum askeri personel tasima araclari, cesitli silahlara sahip zirhli araclar,
TIRlar uzerinde yeralan paletli araclar vs. Sayilari misliyle artmis bir
sekilde, bir gecede Gumusluk’e konuslanmislardi.. Sanki Ege Ordusu koyumuze
yiginak yapmisti Kardak Krizi dolayisiyla..
Zaten
ogleden sonra helikopterlerin de ucmaya basladigina sahit olunca korkumuz bir
derece daha artti.. Is ciddilesiyordu.. Ingiltere’nin Arjantin’le Falkland
Adalari’ndaki savasina benzer bir ada/kayalik krizi yavas yavas kriz olmaktan
cok, bir savasa dogru donusuyordu.
Falkland Savasi’nda Ingiltere’nin basbakani Demir Lady lakapli Margaret
Thatcher’di.. Ne tesaduftur ki, Kardak Krizi sirasinda Turkiye’yi de bir kadin,
ilk kadin basbakanimiz Tansu Ciller
yonetiyordu..
Birkac gun
daha gecti.. Asker yogunlugunun koydeki varligina alismaya basliyorduk.. Artik
karadaki trafige helikopterler ve jetlerle hava trafigi de eklenmisti.. Denizde
ise, zaten hepsinden once bir satranc maci vardi.. Iki adadan olusan Kardak
kayaliklarinda hucumbotlar, firkateynler saat basi konumlarini degistirdikleri
manevralarla adeta tehlikeli bir kose kapmaca oyunu oynuyorlardi. Saat basi
haber bultenlerinde, ara ara iki ulke gemilerinin kucuk temaslarini
duyuyorduk.. Gercekten celik gibi sinirleri olmaliydi Turk ve Yunan
denizcilerinin o gunlerde.. Ulke yoneticilerinin yapacagi bir kucuk yanlis hamle
herseyi bitirebilirdi..
Ertesi gun
Kardak’i en net gorebilecegimiz bir tepeye dogru aracla ciktigimizi
hatirliyorum.. Burasi, Kadikalesi beldesinde simdilerde Ormancilar Sitesi ve
birkac luks turistik tesisin yer aldigi, 1996 Ocak’indaysa ciplak olan bir
tepeydi.. Iste o gun, canli gozlerle sahit oldugum bir mini savas
sahneleniyordu onumuzde.. Babam evde depodan cikardigi eski bir telsizi de
yanimiza almayi ihmal etmemisti.. Ciktigimiz tepede yalniz degildik. Bizim gibi
meraklilar, isini gucunu birakmis koylulerin yani sira, haberciler de vardi
yanimizda.. O zaman saat basi haberleri tum kanallarda vermek olagandi, Kanal D’nin
saat basi baglandigi canli yayin ekibi de bizimle tepeden yayin yapiyordu..
Telsizde,
Yunan ve Turk gemileri arasinda oldugunu dusundugumuz Ingilizce konusmalari
duyabiliyorduk.. Yunan ve Turk F-16’lari arasinda, basimizin uzerinde zaman
zaman Turk hava sahasinda olmayi birakin, Gumusluk’un ic taraflarina kadar
suren, havacilik deyimiyle It Dalasi manevralari yapiliyordu.. birkac kez
carpisacak kadar yakin olduklarindan dolayi korktugumuzu hatirliyorum..
Durbunle de adalara baktigimizda 15-20 arasinda savas gemisi ve hucumbot
surekli hareket halindeydi.. Eve dondugumuzde gunduz gorduklerimizi bir kez
daha haberlerden izlemistik..
Zaten ondan
sonraki gunde, her iki taraftan o akillara durgunluk veren hamleler geldi..
Once Yunan komandolari 30 Ocak gecesi gizlice adaya cikarak Kardak’in dogudaki
adasina Yunan bayragi diktiler.. Turkiye tarafi buna aninda karsilik vererek
bunu savas sebebi olarak deklare etti.. Basbakan Ciller o unutulmayacak
aciklamasinda ‘O bayrak iner, o asker gider’ diyerek dugmeye basmisti.. Donemin
Disisleri Bakani Deniz Baykal’di.. Ancak diplomasi sonuc vermeyince, harekete
gecilmesine karar verildi.. Ipler tam
kopma noktasindaydi artik.. Ertesi gece, sabaha dogru bir safak operasyonu ile SAS
ve SAT komandolari, Gumusluk sahilinden zodyak botlarla Kardak’a giderek Yunan
bayraginin bulundugu dogu adasinin yanindan gizlice Bati Kardak adasina
ciktilar ve Turk bayragini diktiler..
Onlarca
yildir kimsenin umurunda bile olmayan Ikizce veya diger adiyla Imia, yani
Kardak kayaliklari artik saatler icerisinde el degistiren kiymetli birer toprak
parcasi olmustu.. Durum nispeten esitlenmisti, ama gerginlik had safhadaydi..
Artik ABD de devreye girmek zorunda hissetti kendini. NATO’nun iki muttefik
ulkesini karsi karsiya getiren bu olayda donemin ABD Baskani Clinton’in
gorevlendirmesiyle delege Richard Holbrooke ve NATO genel sekreteri Javier Solana’nin
cabalariyla tansiyon dusurulmustu..
Geriye artik
tarihte bir ani olarak kalan; bir gemi kazasini takiben yaklasik 1 ay suresince
Turkiye ve Yunanistan’i savasin esigine getiren bu diplomatik kriz ve bana bir
savasin muhtemel olusma asamasina taniklik ettigim gunleri yazma firsatidir..
Nils Filmer
NOT: Kardak’in
bugune yansimalarini devam yazimda paylasacagim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder