Nils
FILMER, Bodrum
Aralik 2010’da
seyyar satici Mohammed Bouazizi’nin yillardir suren sosyal adaletsizlik
nedeniyle kendini atese vererek Tunus’tan baslattigi ve bircok Musluman ve Arap
ulkesine yayilan, bazilarinda yonetimleri degistiren bazilarinda ise mevcut
yonetimlerin guvenlik kuvvetleri tarafindan bastirilan protesto gosterileri, bildiginiz
uzere Arap Bahari olarak isimlendirildi.. Yoksul halklarin, kendilerini yoneten
diktatoryal yonetimlere baskaldirisi olarak baslayan eylemler, cagdas bir yasam
hakki icin toplanan yuzbinlerce insan, haftalar hatta aylar boyunca
gosterilerini surdurduler.. Bu gosteriler, tipki her ilkbaharda uykusundan
uyanan dogayi cagristirdigi icin Arap Bahari olarak isimlendirildi.. Gosteriler
icin Muslumanlarin kutsal gunu olan Cuma gunleri secildi daha cok, adina da
Ofke Gunu dendi..
Arap Bahari’na
sebep olan ortam, ayaklanmalarin fitilini atesleyen kosullar, ilk protestolarin
baslamasi, olaylarin yayilmasi, ve birkac munferit ulkeden once bolgesel sonra
da global bir boyut almasina kadar, yuzyilin bu en buyuk siyasi akimlarindan
biri her alanda tartisiliyor, ve anlasilmaya calisiliyor.. Cogu fikre gore Arap
Bahari, her hamlesi incelikle dusunelerek oynanan yeni bir Amerikan oyunu..
Hatta sadece ABD ile sinirli kalmayip, emperyalist guclerin, Ortadogu basta
olmak uzere, Kuzey Afrika ve Orta Afrika’nin iclerine kadar uzanan genis bir
cografyayi, uzun vadede ‘Bati’nin himayesine almak.. Noah Chomsky’ye gore de
Arap Bahari’nin mimari, Soguk Savas bitince dunya uzerindeki nufuzu azalmaya baslayan
ABD..
Musluman
ulkelerde buyuk toplumsal olaylara yolacan Arap Bahari’nin etkisinin en
kuvvetli hissedildigi, ve olaylarin suregeldigi ulkelerden biri de Misir.. Uzun
yillar boyunca ulkesini adeta bir demir yumruk gibi yoneten Husnu Mubarek’I bile
devirmeyi basaracak kadar etkili bir hareket olan Bahar, Misir’da 25 Ocak 2013
tarihinde 2. Yilini doldurmus oluyor. Bugun icin (25 Ocak), Cuma gunune de denk
gelmesiyle ulke genelinde cok buyuk protestolar organize edildi.. Her zaman
oldugu gibi, dunyanin gozleri bir kez daha Kahire’nin Tahrir Meydani’nda.. Bu
meydanda, Mubarek’in devrilmesine kadar gecen bir yillik surede duzenlenen
onlarca protestoda yaklasik 850 kisi hayatini kaybetmisti, devrim adina.. Bu
sefer Morsi karsitlari sahnede, ve Anayasa Partisi lideri Mohammed El Baradei
tum Misirlilari protestoya katilmaya cagirdi..
Dunya
genelinde, bu devrimin yasandigi diger ulkelere benzer olarak Misir’da da ilk
sonuclar pek de memnun edici degil.. Cunku onlarca yildir ulke yonetimini
elinde tutan liderler devrilmis olsa da
yeni yonetimlerin bu beklenen sosyal adalet reformlarini gerceklestirecek
olmasi kuskulu.. Yine de Musluman Kardesler’in ilk demokratik secimlerden galip
gelmesine sasirmayanlar da var.. Cunku Mubarek donemindeki adaletsizlik
zamaninda, bir anlamda sehirlerde sosyal yardimlasmayi bu partiye bagli gruplar
yapiyordu.. Ancak, tipki Libya’da Muammer Kaddafi’nin devrilmesinden sonra yeni
gelen yonetimin radikallesmesi, ve hatta ABD buyukelcisinin oldurulmesine kadar
varan olaylarin yasanmasi gibi; Misir’da da Husnu Mubarek’in ardindan yapilan
ilk secimlerde basta Musluman Kardesler olmak uzere Islami partiler guclendi..
Yeni Cumhurbaskani Morsi, daha ilk icraatlarinin ardindan gene onbinlerin
sokaga dokulmesine sebep olacak protestolara yol acti.. Ornegin Suriye’de de
Esad’a karsi savasan muhaliflere bazi bolgelerde El-Kaide militanlari da destek
veriyor..
Bir yanda
Misir, 2. Yiildonumunde Tahrir protestolarina hazirlanirken, ayni tarihlere
gelen Davos Ekonomik Forumu’nda da batili ulkeler, Misir ve digger ulkelerde
Arap bahari’nin geldigi son noktayi tartisiyorlar.. Arap Birligi’nin eski genel
sekreteri ve Misirli diplomat Amr Moussa, Davos’ta yaptigi konusmada;
demokrasinin sadece secim sandigi olmadigini, insan haklari saglanmadan
demokratiklesmenin olamayacagini soyledi ve Misir’da halen istenilen sonuctan
uzak olundugunu belirtti..
Peki acaba,
mevcut diktatorleri devirip, yerine daha radikal olan Islamci yonetimleri iktidar
yapmak, arkasinda ABD’nin oldugundan suphelenilen Arap Bahari’nin sonucu mu,
yoksa bu en bastan beri ABD’nin asil amaci miydi? Gecen 2 yillik sureye
baktigimizda, 2010’da belki de Misir’da, Libya’da, Yemen’de veya Bahar’in ilk
patlak verdigi ulke olan Tunus’ta demokratik secimlerin yapilacagi kimsenin
aklina gelmezdi.. 2 yillik sure sonunda, secimler yapildi ama Amr Moussa’nin da
dedigi gibi, hem ekonomik hem de sosyolojik olarak ideal yasam kosullarina ulasmak icin henuz cok erken
gozukuyor.. Altyapisi saglam kurulamayan yonetimlerde, bu yeni surecte gucu
elinde bulunduran bazi radikal yonetimler, bu protestolarin surecegini
gosteriyor..
Yeni
duzende esas soru su; tek kutuplu diktator yonetimlere aliskin olan bu yeni
demokrasilerde iki kutbun karsi karsiya gelmesi nasil sonuclar doguracak?
Islamcilarla liberallerin guc savasi demokratik platform cercevesinde
kalabilecek mi? Yoksa Misir’da Morsi’nin yonetime gelir gelmez kendi guclerini
arttiracak yasa degisiklikleri getirerek diktatorlesmesi mi? Arap Bahari’nda 3.
Yila girerken iki ucu da keskin bir bicak gibi, bu yeni gercekligi takip ediyor
olacagiz.. Ilk raund, 25 Ocak Cuma gunu yine Tahrir’deki Morsi protestosu
olacak..
Nils Filmer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder