Çarşamba, Ocak 22, 2014

Evo Morales; Bolivya'nın En Uzun Süre Görev Yapan Başkanı Olmaya Aday

Bolivya'da 2005 yılı sonlarında yapılan seçimlerin sonuçları açıklandığında, beklentilerin çok üzerinde bir oranla ipi önde göğüsleyen isim %53'lük oy oranıyla Evo Morales olmuştu.. Bu zafer, ülkede ilk defa yerli kökenli bir siyasetçinin (Morales, bir Kızılderili kabilesi olan Aymara kökenine sahip) devlet başkanı olacağı anlamına geliyordu.. 22 Ocak 2006'da yemin ederek göreve başlayan ve 2009 yılında 2. dönemine başlayan Morales, bugün görevdeki 8. yılını dolduruyor.. Bu yıl (2014) yapılacak seçimleri tekrar kazanması durumunda Bolivya tarihinin görevde en uzun süre kalan başkanı olmuş olacak..

Aymaralar, Bolivya'nın toplam nüfusunun yaklaşık %30-35'ini oluşturuyorlar ve sayıları yaklaşık olarak 1,5 milyon kişiyi buluyor.. Ancak tarihi 1825'e dayanan ülkede, nüfusun büyük bir payını oluşturan Aymaralar'ın (Los Aimaras) 2005 yılına kadar bir lider çıkartmamış olmaları, politik arenada yeni oldukları anlamına gelmiyor..

Daha önce de Felipe Quispe önderliğinde Ejército Guerrillero Túpac Katari isimli Maoist bir örgüt ile silahlı mücadele veren Aymaralar'a 1960'lı yıllarda Che Guevara da bir süre eğitim vermiş.. Bolivya'da sosyal eşitlik ve yerli hakları için savaştıklarını savunan örgüt, 1991 yılında ilk sesli eylemini bir elektrik üretim tesisine saldırarak yapmıştır.. Daha sonra ismi Tupac Katari olarak değişen oluşumun önde gelen liderlerinden Alvaro Garcia Linera ise halen başkan Evo Morales'in yardımcılığını yapmaktadır..

Güney Amerika'da 2000'li yıllarda tekrar güçlenen Anti-Amerikan sol rüzgardan da yararlanan Evo Morales, başkan seçildikten kısa bir süre sonra, önceki hükumetin ABD ile yaptığı bazı ticari anlaşmaları iptal etmiş ve Venezuelalı efsane lider Hugo Chavez ile Fidel Castro'nun fikir babaları olduğu ALBA (Latin Amerika için Bolivarcı Alternatif) ortak pazarına Bolivya'yı sokmuştur..


Evo Morales'i dünya gündemine getiren ve kamuoyunda geniş kitlelerce tanınmasını sağlayan en önemli olay ise göreve geldikten sonraki ilk 1 Mayıs (2006) kutlamalarında, ülkesinde yabancı şirketlerin kontrolü altında bulunan tüm doğalgaz ve petrol kaynaklarını devletleştirdiğini açıklaması olmuştur..

Fakir bir aileden gelen Bolivyalı liderin çocukluğu yokluk içinde ve gerçekten zor şartlarda geçti.. Öyle ki, 7 kardeşli bir aileden gelen Morales'in sadece 2 kardeşi daha hayata tutunabilmiş, diğer dördü ise çeşitli hastalıklardan küçük yaşlarda ölmüşler.. Ailesinden öğrendiği çiftçilik mesleğini kendi de sürdürmüştür.. 1978-1983 yıllarında ailesinin sahip olduğu tarlalarında pirinç, portakal, muz ve coca'nın da aralarında bulunduğu birçok ürün yetiştiriyorlardı..


Bunlardan en önemlisi coca bitkisiydi.. And dağlarının ve doğal olarak da Bolivya'nın neredeyse milli bitkisiydi coca.. ABD ve Bolivya hükümetleri, uyuşturucu savaşlarına karşı mücadelede üretilmesini istemedikleri bitkiler listesinin ön sıralarında cocayı tutuyorlardı, kokain üretiminin hammaddesi olduğundan.. Ama ABD için ölümcül gözüyle bakılan coca, Bolivyalı çiftçiler için hayat demekti.. Coca üretiminden çok sayıda insan geçinebiliyordu.. Üstelik coca direkt olarak çiğnendiğinde veya çayı içildiğinde düşük alkaloid yüzdesi sebebiyle kokain etkisi göstermiyordu.. Coca ancak sayısız kimyasal madde ve solventler ile birleşip  laboratuvar ortamındaki süreçlerden sonra kokaine dönüştürülebilirdi..

Evo Morales, coca bitkisi üreticiliğinden dolayı, bu bitkinin üreticilerini korumayı amaçlayan sendikalara üye oldu ve ateşli bir aktivist olarak coca davası uğrunda defalarca gözaltına alındı, tutuklandı.. ABD'nin kokainle mücadele çerçevesinde istediği ise coca üretimini tamamen bitirmekti.. Bu bağlamda Bolivya hükumetine yardımda bulunmayı da ihmal etmedi.. Coca üreticilerine, ürünlerini tarlada yakmaları karşılığında dönüm başına $5000 vermeyi dahi teklif ettiler, ancak Morales ve arkadaşları ABD'nin bu politikasıyla da mücadele ettiler, sloganlarıysa şöyleydi; "Causachun coca! Wañuchun yanquis!" Yani, "Çok Yaşa Coca, Yankiler'e Ölüm".. Bizde de sık sık söylenen "Yankee Go Home"un bir adım ötesi sanki..

Morales 1994'te tutuklandığında, hapishanede açlık grevine başlamış ve ona destek için yaklaşık 3000 kişi Villa Tunari'den başkent La Paz'a olan 360 millik bir protesto ve destek yürüyüşü yapmışlar, Morales de kısa süre sonra salıverilmişti.. Bunu takiben kendisi de yürüyüşe katılmış ve La Paz'a ulaşan grupta yer almıştı..

Bu gelenekten gelen Evo Morales, 2003 yılında ülkesinin enerji kaynakları piyasa değerinin çok altında fiyatlarla başta ABD olmak üzere yabancı firmalara verilmeye başlayınca kopan yeni protesto dalgasında güçlendi ve MAS (Movimento al Socialismo) politik hareketinin lideri olarak ön sıralardaki mücadelesine hiç ara vermeden devam etti ..

Bu "sağlam irade" 2005 Aralık seçimlerinde, onun devlet başkanlığı seçimlerinde %53 gibi yüksek bir oy oranıyla kazanmasına yol açacaktı..

Nils Filmer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder