Salı, Mart 12, 2013

Dunyaya, Istanbul’un En Guzel Sehir Oldugunu Anlatan Adam: Edmondo de Amicis



Nils FILMER, Bodrum

Ilkokul yillariinda, odev olarak cogumuza verilen ilk kitapti belki de.. Mavi kapaginin uzerinde kocaman bir kirmizi kalp ve icinde buyuk harflerle Cocuk Kalbi yaziyordu.. Yaninda da biraz daha kucuk harflerle ‘Dunyanin En Faydali Cocuk Kitabi’ bilgisi eklenmisti, Italyan yazar Edmondo De Amicis tarafindan yazilan bu kitap icin..

En azindan kitabin bende bulunan versiyonu bu sekilde bir dizayna sahipti.. Zannedersem benim okudugum donemdeki tek versiyonu da zaten buydu, 1984’te Turkce’ye Babil Cecen ve Ayhan Ergun tarafindan cevrilmis olani.. Ancak 1990’li yillardan itibaren, De Amicis’in bu kitabi 23 kere degisik cevirmenler ve yayinevleri tarafindan yeniden Turkce’ye cevrildi.. Bu kadar cesitlilik olmasi, bize okutulan ilk versiyondan farklari neydi diye zaman zaman beni dusundurmedi de degil hani..


Neyse donelim, egitim otoriteleri tarafindan gelmis gecmis en yararli cocuk kitabi olarak gosterilen bu eserin yazarina, Edmondo de Amicis’e.. Cunku bahsetmek istedigim, yazarin bir baska eseri aslinda..

Amicis, 1886 Ekim ayinda yayinlanan bir cocuk kitabiyla unlenmis olsa da, 1870-1875 yillari arasinda cesitli gazetelerde gezi yazilari cikan ve halihazirda bu yonuyle taninan bir gazeteciydi.. Turkiye ile yollarinin kesismesi de iste o gazetecilik gunlerine dayaniyor Italyan yazarin.. Istanbul’a ressam Cesare Biseo ile birlikte gelen Amicis, bu surede elde ettigi izlenimlerini daha sonra kitaplastirdi ve eseri 1877 – 1878 yillarinda Constantinopoli adiyla 2 cilt olarak yayinlandi.. Kitapta gezi notlarinin yani sira arkadasi Biseo’ya ait 183 adet de gravur cizim bulunuyordu.. Yanlis anlasilmasin, daha sonralari yazacagi Cocuk Kalbi, veya orijinal adiyla Cuore’nin Turkiye’de populer olmasinin, yazarinin Turkiye’de gecirdigi zamanlar ve yazdigi kitapla ilgisi yok.. Cunku bu cocuk kitabi zaten Turkce’nin de aralarinda bulundugu 30’a yakin dile cevrilmis ve tum dunyada taninmisti..

Bircok tarihci tarafindan 19. yuzyilda Istanbul’u en iyi sekilde yansitan eser olarak da gosterilen Constantinopoli, Umberto Eco’nun da onsozuyle katkida bulundugu yeni versiyonuyla  2005’te basildi..


Istanbul’a gelen Amicis, notlarini birlestirip baskiya verdiginde birkac yil gecmisti.. Iste gecen  o yillari soyle anlatiyor; ‘’Abdülaziz hazretleri, karşılığında Anadolu’da bir vilayeti ödül olarak bana vermeyi teklif etse bile, bu imparatorluğun başkenti hakkında 10 satırı bile bir araya getirmeyi beceremezdim; büyük şeyleri anlatmak için arada mesafe olması gerektiği ne kadar doğrudur! Onları daha iyi hatırlamak için, önce unutmanız gerekir..’’ 

Edmondo de Amicis, Constantinopoli’nin bir bolumunde Istanbul’u su kelimelerle tasvir etmisti; "Istanbul güzeldir, fakat onun garabeti, güzelliğinden fazladır.. Insan bu şehirde ne yapacağını şaşırır, arzular birbiri üstüne yığılır ve zaman kaybolur gider.. Insan hem bütün ömrünü bu şehirde geçirmek ister, hem de çantalarını kaptığı gibi hemen ertesi gün ondan uzaklaşmak ister”..

Kitabin bir baska bolumunde ise bu tarihi sehre olan hayranliginin alti cizilidir Italyan gezginin; Gemi, Istanbul’a yaklasmaktadir ve kisa bir sure sonra sehrin ilk minareleri gorulecektir.. Iste o andan sonrasini gelin yine yazarin kaleminden okuyalim.. "İleri! diye bağırdı süvari. Gemi sarsıldı.. Krallar, prensler, Krezüs, dünyanın kudretli ve en zengin insanları, o anda hepinize acıdım; gemide bulunduğum yer, sizin bütün hazinelerinize bedeldi ve İstanbul'a bir bakışımı bile bir imparatorluğa değişmezdim.. İşte İstanbul! Muhteşem, muazzam, ulu İstanbul! Yaradana hamdolsun, yaratılmışa şan! Böyle bir güzeliği rüyamda bile görmemiştim!"

Goruldugu gibi, de Amicis ya yillar icinde duyduklarini, gordukleri ile birlestirince iki zit dusunceye de esit uzaklikta kaldi.. Cunku kitabinda ovguleriyle yergileri adeta dans ediyordu.. Ikinci bir ihtimal ise, bu buyulu sehirde gordukleri, kisa surede Italyan yazarin kafasini allak bullak etmeye yetmisti.. Ister, Musluman ve Turk kulturune bakis atan onyargili bir Avrupali yazar olarak dusunelim, isterse objektif bir gazeteci  olarak.. Yazdiklarini yine de her nokta ve virgulune kadar degerli buluyorum..

Yazarin izlenimlerinden  biri de bizi yine oldukca sasirticak cinsten; “Tetkîk ve tesbîtlerime göre İstanbul’un Türk halkı, Avrupa’nın en nâzik ve en kibar topluluğudur..” diyor Edmondo de Amicis.. 19. Yuzyildaki hemsehrilerimiz adina sevinmeli mi, yoksa sehrin bugunku emanetcileri olarak utanmali miyiz, karar veremedim..


Yazacaklarimin sonuna gelirken, nasil ki lezzetli bir yemegin sonunda icilen bir fincan Turk kahvesi gibi, Edmondo de Amicis’in Constantinopoli’deki guzel tarihi notlarini da kahve ile ilgili sozleriyle bitirelim.. Nitekim, de Amicis bu konuda da notlarinda iki cift kelam etmis; "Galata Kulesi'nin ve Beyazıt Kulesi'nin tepelerinde kahve vardır, vapurlarda kahve vardır, mezarlık içinde kahve vardır, resmi dairelerde kahve vardır, hamamlarda kahve vardır, çarşı içinde kahve vardır.. İnsan İstanbul'un neresinde bulunursa bulunsun, etrafına hiç bakmadan sadece bağırması yeterlidir, Kahve! Uç dakika sonra önünüzde bir kahve tütmeye başlar..’’

105. olum yildonumunde, cogumuzun hayatindan Cocuk Kalbi veya Istanbul kitabiyla gecmis olan Edmondo de Amicis’in anisina saygiyla..

Nils Filmer